07 Ağustos 2015

Cocuklarimizi Kotu Aliskanliklardan Korumak Icin Basit Bir Oneri: Aile Yemekleri....

"Yemek Secen Cocuklar" baslikli yazimda ailece yenen yemeklerin duzenli oldugu takdirde cocuklarin saglikli beslenme aliskanligi kazanmasinda buyuk rol oynadigindan bahsetmistim... Ancak aile yemekleri ve bir ailede yemek ile ilgili duzenli rituellerin bulunmasi (bayram yemegi, pazar kahvaltisi vs..) cocuklarimizin gelisiminde tahmin ettigimizden cok daha onemli ve kritik bir rol oynuyor...

Son yillarda yapilan arastirmalar, aileleriyle birlikte duzenli olarak aksam yemegi yiyen cocuklarin;

  • anne ve babalariyla daha saglikli bir iletisimleri oldugunu
  • okulda daha basarili olduklarini
  • saglikli beslenme aliskanliklari gelistirdiklerini
  • kilo problemi yasamadiklarini
  • ailelerinin kendileriyle gurur duydugunu dusunduklerini
  • ozsaygilarinin daha yuksek oldugunu
  • ogrenmeye daha acik ve yatkin olduklarini
  • kelime hazinelerinin daha zengin oldugunu
  • daha terbiyeli olduklarini
gosterirken;
  • depresyon
  • erken yasta icki icme 
  • uyusturcu 
  • sigara aliskanligi
  • erken yasta hamilelik
  • intihara tesebbus
  • siddete egilim
  • hirsizlik yapma
  • evden kacma 
ihtimallerinin de daha az oldugunu gosteriyor. Bilimsel arastirmalar bu sonuclarin supheye yer vermeyecek kadar guclu oldugunun da altini ciziyor... Kisacasi, duzenli bir yemek rutini cocuklarimiza kazandirmak istedigimiz deger yargilarini ogretmemize yardimci olurken, onlari bazi tehlikelerden de korumamiza destek oluyor. Peki bu yogun tempomuzda, aksam yemegini ailece yapmamiza imkan yoksa ne yapmaliyiz? Aile yemeklerini hazirlarken nelere dikkat etmeliyiz?

24 Temmuz 2015

Cocuklarimiz Icin Planli Ekstra Aktiviteler.....

Kizimiz onbes aylik oldugunda, O'nu esimle beraber haftada bir gun iki saatligine oturdugumuz bolgede bir oyun grubuna yazdirmaya karar verdik. Yurtdisinda yasadigimiz icin kizimiz kalabalik bir aile ortamindan uzakta buyuyor. Onun, kalabalik bir ortama girmek ve baska cocuklarla ayni ortamda bulunmaktan hoslanabilecegini dusunduk. Esim, isyerinde bir is arkadasina bu kararimizdan bahsettiginde, arkadasi esime uzaydan gelmis gibi bakmis ve 'Bir senedir hic oyun grubuna goturmediginize inanamiyorum, bu cocuk nasil sosyallesecek ki?" diye de eklemis. 

Dikkatlice hazirlanmis pazarlama taktikleri sayesinde biz anne ve babalar, erken cocukluk doneminde cocuklarimizin beyinlerini oyun gruplari, futbol kursu, piyano dersleri gibi planli ekstra aktivitelerle yeterince uyarmadigimiz takdirde ileride akademik olarak yeterli derecede basarili olmayacaklarina, iyi okullara giremeyeceklerine, sosyal anlamda geri kalacaklarina ve hayatta basarili olmayacaklarina inandiriliyoruz... Bir de bu pazarlama taktiklerinin yaninda, asiri rekabetci bazi anne ve babalarin cocuklarini gonderdikleri kurslari surekli olarak ovmeleri ve sizin bu kurslara goturmeyerek cocugunuzun geri kalmasina sebep oluyormus gibi hissetmenize yardimci olmalarini da eklersek tablo gunumuz anne babalari icin oldukca stresli bir hal aliyor.

Son yillarda biz anne ve babalar cocuklarimizi bir aktiviteden digerine gotururken hem kendi ozel hayatimizin dengesini kaybedebiliyor, hem de ailece beraber olmaya vakit ayiramamaya baslayabiliyoruz... Peki onca para, enerji ve zaman harcadigimiz bu aktiviteler soylendigi kadar faydali mi? Cocuklarimizi bu aktivitelere yazdirirken nelere dikkat etmeliyiz?


29 Mayıs 2015

Erken Çocukluk Döneminde Korku ve Kaygılar...

Tüm çocuklar, özellikle de erken çocukluk döneminde, çeşitli konularda korku ve kaygı yaşarlar. Bu durum iki yaşından itibaren daha sık gerçekleşir. Çocuklarımızın korkuları, biz daha altında yatan nedeni çözemeden geçip gidebilirken, bazen de daha uzun süreli olabilir. Bazı durumlarda çocuğunuz bir gün oyuncak hayvanlarından birini çok severken, ertesi gün aynı hayvandan korkmaya başlayabilir... Tüm bunlar, biz anne ve babaların zaman zaman yaşadığı olağan deneyimlerdir...

Peki, bu korkular karşısında bizler nasıl davranmalıyız?

01 Mayıs 2015

Mola Yöntemi: Doğru Bir Biçimde Kullanıyormuyuz?

Mola yöntemi biz anne ve babaların evde, öğretmenlerin ise okulda sıklıkla kullandığı bir yöntemdir. Bu yöntem, çocuğunuz ergenliğe erişene kadar kullanılabilir. Ancak üç yaşın altındaki çocuklarda (1.5 ile 3 yaş arası çocuklarda) bu yöntemi sadece çocuğunuz, sizin ortadan kaldıramayacağınız (bilgisayar, televizyon vs) objelere, size ya da başkalarına fiziksel zarar vermeye kalktığında  -özellikle vurma davranışı bu yaş aralığında ortaya çıkmaktadır - kullanmanız gerekir. Bu yöntem, kararlı ve tutarlı bir biçimde uygulandığı takdirde son derece etkilidir. Doğru kullanıldığında yapıcı bir disiplin sağlar; çocuklarımızın doğru davranışları öğrenmelerine, yanlış olanları ise davranış repertuarlarından çıkarmalarına yardımcı olur... 

Peki, mola yöntemini kullanırken nelere dikkat etmeliyiz? Bu yöntemi ne zaman,  nasıl, ne sıklıkla ve ne kadar süre için kullanmalıyız?

17 Nisan 2015

Çocuklarımızın Sosyal Becerilerini Desteklemek...

Biz anne ve babalar, çocuklarımızın  gerektiği yerde kendilerini kontrol edebilmelerini, sağlıklı ve doğru kararlar verebilmelerini, doğru ve yanlışı ayırt edebilmelerini ve ahlaki değerlere sahip olmalarını, duygularını doğru biçimde tanımalarını, ifade ve kontrol edebilmelerini ve başkalarıyla empati kurabilmelerini isteriz... Çünkü, bahsettiğimiz tüm bu beceriler onların sosyal yaşamda ve insan ilişkilerinde başarılı olmaları için gerekli temel şartlardır... Buna karşılık, çocuklarımız bu becerilerin hiç birine doğuştan sahip değildirler ve bu becerileri kazanmaları için bizlerin uzun süreli desteğine ihtiyaçları vardır... 

Siegel ve Payne Bryson* bu durumun insan beyninin anatomik ve gelişimsel özellikleriyle açıklandığını belirtiyorlar. 'The Whole-Brain Child' isimli kitaplarında, insan beynini avucumuza benzetiyor ve beynin yapısını elimizin, avuç içimiz bize dönük şekilde elimizi kapattığımızda aldığı şekille karşılaştırıyorlar. Parmaklarımızın kapalı olduğu bölümü üst kat (upstairs), avuç içini ise alt kat (downstairs) olarak tanımlıyorlar. Alt kat temel ve bilinç dışı fonksiyonlardan sorumludur: nefes almak, göz kırpmak vs... Ayrıca, nefret ve korku gibi güçlü ve temel duygular da beynin bu kısmına ait duygulardır. Üst kat ise alt kata göre çok daha gelişmiştir. Üst düzey zihinsel işlemler bu bölümde gerçekleşir; düşünme, planlama, hayal etme, analitik düşünme vb... İşte beynin bu bölümü sağlıklı karar verebilmek, duygularımızı kontrol edebilmek (öfke kontrolü vb), kendimizi anlamak ve tanıyabilmek, empati becerisi ve ahlaki değerlere sahip olmak gibi, çocuklarımızın sahip olmalarını istediğimizi becerilerden sorumludur.

Her iki kısmın da çok önemli ve hayati işlevleri bulunmaktadır. Alt kattan gelen uyarı ve tepkiler, bizleri ani tehlikelerden korurken, gerektiği yerde üst katın devreye girmesi halinde ise alt kattan gelen şiddetli reaksiyon, dürtü ve duygularımızı kontrol altına almamızı sağlar.  İşte bu nedenle, bu iki bölümün etkili ve uyumlu bir biçimde çalışması çocuklarımızın ruh sağlığı için büyük önem taşır. Peki, biz anne ve babalar çocuklarımıza bu noktada nasıl yardımcı ve destek olabiliriz?