29 Mayıs 2015

Erken Çocukluk Döneminde Korku ve Kaygılar...

Tüm çocuklar, özellikle de erken çocukluk döneminde, çeşitli konularda korku ve kaygı yaşarlar. Bu durum iki yaşından itibaren daha sık gerçekleşir. Çocuklarımızın korkuları, biz daha altında yatan nedeni çözemeden geçip gidebilirken, bazen de daha uzun süreli olabilir. Bazı durumlarda çocuğunuz bir gün oyuncak hayvanlarından birini çok severken, ertesi gün aynı hayvandan korkmaya başlayabilir... Tüm bunlar, biz anne ve babaların zaman zaman yaşadığı olağan deneyimlerdir...

Peki, bu korkular karşısında bizler nasıl davranmalıyız?

Öncelikle biz anne ve babaların bilmesi gereken en önemli nokta, korku duymanın biz insanlar için faydalı olduğudur. Korku, bizlerin tehlikeli durumlardan sakınmamıza yardım eden sağlıklı bir tepkidir. Ancak, hayali şeylere tepki olarak gösterildiğinde; ya da günlük yaşantıyı aksatmaya başladığında bizler için sorun haline dönüşür.

Yukarıda da belirttiğim gibi, erken çocukluk döneminde yaşanan korkular genellikle çocuklarımızın bulundukları gelişim sürecinin doğal bir parçasıdır. Yeni şeyler, öngörülemeyen olaylar, ani değişiklikler bu süreçte çocuklarımızın korku duymasına sebep olabilir. Aynı zamanda, hiç bir şekilde kontrol edemeyeceğimiz, farkına bile varmadığımız çok ufak şeyler de çocuklarımızda korku yaratabilir (aniden sifon çekilmesi vb). Çoğunlukla bu korkular  bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadan, zamanla kendiliğinden geçer. Aşağıdaki listede çocuklarımızda belli gelişim aşamalarında görebileceğimiz bazı korkuları bulabilirsiniz.

0-6 ay: Gürültülü sesler
6-9 ay: Asıl bakıcılar dışındaki kişiler, düşmek
2 - 4 yıl: Gök gürültüsü, canavarlar, ambulans, tren, hayvanlar, yalnız kalmak, tuvalet eğitimi, günlük banyo saati (özellikle de 2 yaş döneminde)
4 - 6 yıl: Karanlık, düşmek, köpekler, canavarlar, hayaletler, hırsızlar, büyücüler, yatağın altından biri ya da bir şeyin çıkması, boşanma, ölüm, yaralanma...

Altı yaştan itibaren korkular azalsa da 9 - 11 yaşlarında tekrar dönemsel olarak korkular başlayabilir: okul korkusu, yaralanma, ölüm, açık yaralar, kan görmek, okula geç kalmak, kaçırılmak vb...

Bu ve benzeri korkular olağandır ve çok fazla sürmediği ya da aşırıya kaçmadığı sürece biz anne ve babaların endişelenmesine gerek yoktur. Yapmamız gereken çocuğumuzun içini mümkün olduğunca rahatlatmaya çalışmak ancak günlük düzeninin bozulmasına izin vermemektir

Banyo yapmaktan birden bire rahatsız olmaya başlayan çocuğunuzla konuşarak içini rahatlatmaya çalışabilir; ona sizin ve babasının da banyo yaptığını anlatabilirsiniz. Ancak, konuşamalarınız onun içini rahatlatmaya yetmeyebilir. Bu durumda günlük banyo rutininizi gün aşırıya çevirmek çocuğunuzu rahatlatmaz. Tam tersine, bu şekilde davrandığınızda ona korkusunun geçerli olduğu işaretini verir; daha da altını çizmiş olursunuz. Aynı şekilde, canavar ya da karanlık korkusuyla uyku saatini ileriye atmak da aynı sonuca yol açar. Buna karşılık, elinizden geldiğince konuşarak içini rahatlatır, ancak günlük rutine devam ederseniz, çocuğunuz da zamanla korkularından kurtulacaktır. 

Bu noktada, yine dikkat etmemiz gerek şey, çocuğunuzla korkuları hakkında konuşurken basit bir dil kullanmanız, hissettiği duygunun korku olduğunu belirtmenizdir. Fakat bu konuşmaları yaparken soğukkanlı olmanız önemlidir. Çocuklar, özellikle de küçük çocuklar kendi duyguları konusunda biz anne ve babalarını referans olarak alırlar. Siz onun korkularına ne kadar önem verirseniz çocuğunuz da korkusunda haklı olduğunu düşünecektir. Burada asla onunla alay etmeden,  şaka yapmadan ancak çok da ciddiye almadan onunla korkularını mantıklı bir biçimde konuşmamız gerekir. Çocuğunuz yaptığınız konuşmadan ikna olmayabilir, bu durumda konuşmanızı kısa tutun... Zamanla korktuğu şeyin korkmaya değer olmadığını anlayacaktır.

Yine bir diğer yöntem çocuğumuzun korktuğu konuyla başa çıkabilmesi için ona beceri kazandırmaktır. Örneğin, çocuklarda sıklıkla gördüğümüz karanlık korkusu... Çocukların karanlıktan korkmasının en önemli sebebi karanlık bir yerde hiç bir şey göremiyor olmalarıdır. Çocuğunuzun elini tutarak, gözlerini kapamasını söyleyebilir; beraber karanlık bir odaya girebilirsiniz. İçeride, onu sakinleştiren sözler söyleyerek yavaş yavaş gözlerini açamasını isteyebilirsiniz. Bu noktada, onunla bir süre beklediğinizde çocuğunuzun gözleri karanlığa alışacak ve aslında karanlıkta da bir şeyler görebildiğini ya da en azından seçebildiğini fark edecektir. Bu deneyimi yaşarken çocuğunuzla konuşmanız da karanlık korkusunu yenmesine yardımcı olacaktır...

Tüm bu korkular, çocuklarımızın büyürken yaşadığı doğal süreçlerdir... Ancak, çocuğunuzun bir konuda takılı kaldığını, aynı konuda uzun süreli ve şiddetli bir biçimde korku duyduğunu, normal hayatını etkilemeye başladığını fark ederseniz, profesyonel bir yardım almanızda fayda bulunmaktadır. Korkular ve fobiler profesyonel yardım eşliğinde kısa sürede atlatılabilir...

Kolay gelsin!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder